Türkçe Özet |
Bu çalışmada, çemen otu (Trigonella foenum-graecum L.) ve siyah hardal (Brassica nigra) tohumları ile defne (Laurus nobilis) yaprağının sulu metanolik özütlerinin gökkuşağı alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss) büyüme performansına etkileri, bazı bağışıklık sistemi parametrelerine etkileri ile IL-1β, IFN-1, TGF-β ve TNF-α gen ekspresyon seviyelerine olan tesirleri ile Vibrio anguillarum, Yersinia ruckeri ve Aeromonas salmonicida patojenlerine maruz bırakıldıklarında yaşama oranına etkileri araştırılmıştır. Çalışmada her bir tanka 25 adet balık stoklanmış ve her bir doz için 3 ayrı tekerrür kullanılmıştır. Çalışma süresince balıklar spreyleme yoluyla yeme ilave edilmiş olan her bitki özütü için 3 ayrı doz içeren yem grubu (0,1 g/kg; 1 g/kg; 5 g/kg) ve kontrol (0 g/kg) ile 45 gün boyunca günde 3 defa doyana kadar beslenmişlerdir. Her 15 günde bir örnekleme yapılarak öncelikle tüketilen yemler ile balık ağırlık tartımları yapılmış ve yem değerlendirme oranı (YDO), spesifik büyüme oranı (SBO) ve ağırlık kazanımları (AK) tespit edilmiştir. Akabinde kan ve doku örnekleri alınarak süperoksit radikal salınımları (NBT), lizozim (LYS) ve myelopreksidaz (MPO) aktiviteleri gibi humoral bağışıklık yanıtları ile sitokin gen ekspresyonları araştırılmıştır. Çalışmanın sonunda balıklara intraperitonal olarak Vibrio anguillarum, Yersinia ruckeri ve Aeromonas salmonicida enjekte edilmiş ve 10 gün boyunca balıkların hayatta kalma oranları (HKO) tespit edilmiştir. Sonuç olarak, kontrole grubuna kıyasla özüt içeren grupların tümünde büyüme performansı parametrelerinde önemli ölçüde farklılık görülmemiştir (P>0,05). NBT sonuçlarına bakıldığında 15. günde en fazla artış D5 grubunda görülmüş fakat sadece Ç0,1 grubu ile önemli istatistiksel fark bulunmuştur (P<0,05). Bununla birlikte 30. günde SH5 gruplarında en yüksek artış görüldüğü (P<0,05) fakat 45. günde kontrole kıyasla hiçbir grupta artış görülmediği belirlenmiştir (P>0,05). Lizozim aktivitesinde tüm örnekleme zamanlarında gruplar arasında anlamlı farklılık tespit edilmemiştir (P>0,05). Myeloperoksidaz aktivitesinde ise 15. günde SH1 grubu sadece SH5 ve D5 gruplarıyla benzerlik gösterirken diğer gruplara kıyasla önemli derecede artış göstermiş (P<0,05) ve diğer örnekleme günlerinde ise gruplar arasında farklılık tespit edilmemiştir (P>0,05). IL-1β, IFN-1, TGF-β ve TNF-α gen ekspresyon seviyelerine bakıldığında böbrek ve dalaklarda farklı örnekleme günlerinde farklı gruplarda kontrole kıyasla dikkat çekici artış tespit edilirken yine farklı örnekleme günlerinde farklı gruplarda kontrol grubuna kıyasla gen ekspresyon seviyelerinin kayda değer şekilde daha düşük çıktığı belirlenmiştir (P<0,05). Kontrol testleri sonuçlarına bakıldığında Aeromonas salmonicida patojenine karşı en yüksek hayatta kalma oranını SH0,1 grubu gösterirken, SH1 ve SH5 grupları da SH0,1 grubuyla benzer sonuçlar vermiştir (P>0,05). En düşük hayatta kalma oranı ise diğer gruplardan önemli derecede farklı şekilde D0,1 grubunda tespit edilmiştir (P<0,05). Vibrio anguillarum ile yapılan kontrol testlerinde en yüksek hayatta kalma oranını diğer gruplardan önemli derecede farklı olarak Ç1 ve SH5 grupları göstermiştir (P<0,05). En düşük hayatta kalma oranını ise kayda değer farkla yine D0,1 grubu göstermiştir. Yersinia ruckeri patojenine karşı ise en yüksek hayatta kalma oranı ciddi derecede farkla Ç5 grubunda tespit edilmiştir (P<0,05). En düşük hayatta kalma oranı ise SH1 ve SH5 gruplarında görülmüş ve bu gruplar kontrol grubu ile karşılaştırıldığında farklılık tespit edilmemiştir (P>0,05). Tüm bu sonuçlara bakıldığında defne yaprağının (Laurus nobilis) metanolik özütünün yeme 0,1 g/kg oranında eklenmesinin bağışıklık uyarıcı olarak etkili olmadığı saptanmıştır. Bununla birlikte farklı oranlarda kullanılan bazı bitki özütlerinin bağışıklık uyarıcı olarak kullanılabilir olduğu tespit edilmiştir. Gen ekspresyon seviyelerinin yüksek olarak bulunmasıyla birlikte düşük ölüm oranları göstermesi çemen tohumunun metanolik özütünün 1 g/kg ve 5 g/kg oranlarında yemlere ilave edilmesinin bağışıklığı artırdığı sonuçlarına varılabilir. |
İlgilizce Özet |
In this study, the effects of aqueous methanolic extracts of seeds of fenugreek (Trigonella foenum-graecum L.) and black mustard (Brassica nigra), and leaves of laurel (Laurus nobilis) on growth performance, some immune parameters, IL-1β, IFN-1, TGF-β ve TNF-α gene expressions levels, and survival rate after challenging with Vibrio anguillarum, Yersinia ruckeri and Aeromonas salmonicida pathogens were investigated in rainbow trout (Oncorhynchus mykiss). In the study, 25 fish were reared in each tank and each dose consisted of three replicates. During the study, the fish were fed 3 times a day ad libitum with feeds that contain 3 different doses for each plant extract (0.1 g/kg; 1 g/kg; 5 g/kg) which were added into the feed by spraying and control feed (0 g/kg) for 45 days. Sampling was carried out every 15 days and during the sampling, first, the fish along with the feed were weighed, and feed conversion ratio (FCR), specific growth rate (SGR), and weight gains (WG) were determined. Subsequently, humoral immune responses such as superoxide radical releases (NBT), lysozyme (LYS), and myeloperoxidase (MPO) activities and cytokine gene expressions were investigated by taking blood and tissue samples. At the end of the study, the fish were injected intraperitoneally with Vibrio anguillarum, Yersinia ruckeri, and Aeromonas salmonicida, and the survival rates (SR) of the fish for 10 days were determined. As a result, there was no significant difference in growth performance parameters in all extract-containing groups compared to the control group (P>0.05). Considering the NBT results, the highest increase was observed in the D5 group on the 15th day, but a statistically significant difference was found only with the Ç0.1 group (P<0.05). On the other hand, it was determined that the highest increase was in the SH5 group on the 30th day (P<0.05) however, there was no difference in any group compared to the control on the 45th day (P>0.05). There was no significant difference between groups in terms of lysozyme activity in all sampling times (P>0.05). Regarding the myeloperoxidase activity, on the 15th day, while the SH1 group showed similarity only with SH5 and D5 groups, it showed a significant increase compared to other groups (P<0.05), and there was no difference between groups in other sampling times (P>0.05). When the gene expression levels of IL-1β, IFN-1, TGF-β, and TNF-α were examined, it was observed that there were remarkable increases in kidney and spleen in different groups compared to the control group in different sampling times, while the gene expression levels were also determined to be significantly lower in different groups compared to the control group in different sampling times (P<0.05). The challenge test SH0.1 group showed the highest survival rate against the Aeromonas salmonicida pathogen, whereas the SH1 and SH5 groups exhibited similar results with the SH0.1 (P>0.05). The lowest survival rate, on the other hand, was found to be in the D0.1 group which was significantly different from other groups (P<0.05). In the challenge test performed with Vibrio anguillarum, Ç1 and SH5 groups showed the highest survival rate by exhibiting significantly different results from other groups (P<0.05). Again, the D0.1 group showed the lowest survival rate with a significant difference. Against the Yersinia ruckeri pathogen, the highest survival rate was found in the Ç5 group with a significant difference (P<0.05). The lowest survival rates were observed in the SH1 and SH5 groups, and the results of these groups were similar to the result obtained from the control group (P>0.05). All these results suggest that the addition of aqueous methanolic extract of laurel (Laurus nobilis) leaf into the feed at the rate of 0.1 g/kg is not effective as an immunostimulant. However, it was determined that some plant extracts used at different rates can be used as immunostimulants. It can be concluded that the addition of aqueous methanolic extract of fenugreek seeds to the feed at the rates of 1 and 5 g/kg increases the immunity, based on the high gene expression levels and low mortality rates determined in this study. |