Pek çok liderlik araştırması liderliğe ilişkin pozitif davranışlara odaklanırken, liderliğin karanlık yönleri hakkında giderek daha fazla araştırma dikkat çeker hale gelmiştir (Scheffler ve Brunzel, 2020: 755; Itzkovic, Heilbrunn ve Aleksic, 2020: 852). Bu değişimin esas nedeni, liderin kendisini (Atan, 2014), takipçilerini (Khan, Imran ve Anwar, 2017) ve örgütsel bağlamı (Dolce, Vayre, Molino ve Ghislieri, 2020) hedef alan karanlık liderliğin ciddi sonuçlarının olabileceğinin alanyazında kabul görmesi olarak ifade edilebilir. Karanlık liderliğin ciddi sonuçlarına dikkat çekilmesi, kavramın öncüllerinin de merak edilmesini beraberinde getirmiş ve karanlık liderliğin belirleyicileri üzerine çalışmalar (Wang, Sinclair ve Deese, 2010; Erickson, Shaw, Murray ve Branch, 2015) gerçekleştirilmiştir.Karanlık liderlik söz konusu olduğunda akla ilk gelen kavramın yıkıcı liderlik olduğu ifade edilebilir (Aravena, 2019). Craig ve Kaiser (2013) yıkıcı liderliğin daha kapsayıcı, daha geniş bir liderlik kategorisine atıfta bulunmak için kullanıldığını savunmakta ve daha dar olarak tanımlanmış liderlik alanlarının (örneğin, istismarcı denetim, doğruluk, narsistik liderlik, toksik liderlik, bırakınız yapsınlar liderlik, karanlık karizma) onun altında değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. Bununla beraber, yıkıcı liderlik hakkındaki anlayış ve bilgi birikiminin geliştirilmeye ihtiyaç duyduğu da bilinmektedir (Shaw, Erickson ve Harvey, 2011; Mackey, Ellen III, McAllister ve Alexander, 2020: 1). Son yıllarda yıkıcı liderlik kavramının öncülleri ve ardılları açısından araştırmalara (Mackey, McAllister, Maher ve Wang, 2018; Dionisi ve Barling, 2019; Henriques, Curado, Jeronimo ve Martins, 2019 … |